İnsan Kaynakları Departmanları Yapay Zekaya Hazır mı?
İş ve Yönetim | 19.12.2020
İnsan kaynakları birimleri için yapay zeka dönemi
Yapay zeka (AI) teknolojileri, endüstiyel sektörlerde kayda değer bir değişime sebep oluyor. 2030 yılına kadar otomasyon nedeniyle 800 milyon iş kaybı öngörülüyor ve AI’nın 2030 yılına kadar küresel ekonomide 13 trilyon dolar üretmesi bekleniyor.
AI, akıllı ve analize dayalı davranış gerektiren her yerde kullanılabiliyor. 2018 yapılan bir araştırmaya göre, işletmelerin% 47’si iş süreçlerine en az bir AI yeteneği yerleştirdi. Bu rakam, 2017’de %20 idi.
Yapay zekanın ilk benimseme yılları çoktan geride kaldı. Teknoloji, şimdi hızla ana akıma doğru kayıyor.
İK departmanları ise bu yarışın gerisinde kalmıyor. İK uzmanları bugün, basit, kesintisiz ve sezgisel bir çalışma ortamı elde etmek için insan ve otomasyonun birlikte çalışma kombinasyonunu optimize etmeye odaklanıyor. Yakın zamana kadar insan kaynakları özelinde, teknolojinin temel faydaları, tekrar eden görevleri otomatikleştirerek verimliliği artırmak ve maliyet tasarrufu sağlamaktan ibaretti. Günümüzde akıllı teknolojiler, İK’ yı idari alandan uzaklaştıracak çözümler sunmaya başlıyor.
İş dünyasının liderleri ve insan kaynakları yöneticileri, AI’ın İK işlevleri ile birleştirilmesinin, genel çalışan deneyimini geliştireceğine inanıyorlar. Araştırmalar, AI’ın İK nın temel fonksiyonlarını değiştirme gücüne sahip olduğunu ve İK organizasyonundaki kilit rolleri önemli ölçüde etkileyebileceğini gösteriyor.
Öyle görünüyor ki, AI’ ın en önemli ve şaşırtıcı faydası yetenek yönetimi alanında olacak. AI’ın sürece dahil olması ile, bu alanda şeffaflık konusunda yaşanan başarısızlıklar da ortadan kalkacak.
Önümüzdeki yıllarda, iş dünyasında, iş yapış şekillerinde ve pozisyonlarda yaşanacak değişimler ile doğru yetenekleri bulmak, kritik pozisyonları doldurmak, yetenekleri elde tutmak ve iş gücünü geleceğe adapte edebilmek çok daha fazla önem kazanacak. Makinelerin iş hayatındaki hakimiyetini artırması, iş gücünün yeniden tasarlanmasını da zorunlu hale getirecek ve bu, şirketler için en kritik konulardan biri olacak.
İK alanının büyük bir değişim içinde olduğunu, IBM ın duyurduğu çalışmalar da kanıtlar nitelikte. IBM AI teknolojileri ile, artık pozisyonun ve çalışanın yetkinliklerini büyük bir doğrulukla tespit edebiliyor. Çalışanların, tamamladıkları görevleri ve eğitimleri, performanslarını ve gerekli beceri setine uygunluklarını başarı ile raporlayabiliyor ve yönetebiliyor. Çalışanlara geri bildirim sağlama konusunda da oldukça başarılı işler yapıyor. Öyle ki, işten ayrılmayı planlayan çalışanları bile yüksek bir doğruluk payı tespit edebiliyor.
Bu gelişmeler, bugün, mevcut IK sistemleri için bir tehdit olarak algılanabilir. Ancak tam tersi bir fırsat olarak görülmeli. IK’nın operasyondan kurtularak, daha verimli alanlara yönelebileceği, şirket karlılığında ve verimliliğinde daha kritik bir rol oynayabileceği, daha stratejik düzeyde yönetime katılabileceği faydaları da beraberinde getiriyor. IK artık tam anlamıyla işveren markası olma yolunda, başrolü üstlenmek konusunda bir fırsat yakalıyor.
Ancak başarının yolu, geleceği mümkün olduğu ölçüde güçlü bir şekilde karşılayabilmek için gerekli hazırlıkları yapmaktan geçiyor.